Pages

2 Ağustos 2010 Pazartesi

10 Temmuz 2010 Cumartesi

Durur ve Kalırdım

Sesini duyunca çocukluğuma döner, oynadığım bütün oyunları yarıda bırakır, sokağın köşesindeki bir taşa hüzünle oturur, gözüm yerde, kalbim gökyüzünde, öyle kıpırtısız, öyle bütün saldırılara, bütün yaralanmalara açık durur ve kalırdım... CezmiErsöz

Frida Kahlo'dan Diego'ya~

-Sevmekten ne zaman vazgeçtim?-

Kötü günümde yanımda olmadığın zaman vazgeçt...im.

Canın sıkıldığında benimle paylaşmadığını, kırılacak veya tedirgin olacak olsam bile düşüncelerini açıkça söylemediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Bana yalan söylediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Gözlerime baktığında kalbinle bakmadığını ve bana hala söylemediğin şeyler olduğunu hissettiğimde vazgeçtim.

Her sabah benimle uyanmak istemediğini, geleceğimizin hiçbir yere gitmediğini anladığım zaman vazgeçtim.

Düşüncelerime ve değerlerime değer vermediğin için vazgeçtim.

Ağrılarımı dindirecek sıcak sevgiyi bana vermediğinde vazgeçtim.

Sadece kendi mutluluğunu ve geleceğini düşünerek beni hiçe saydığın için vazgeçtim.

Tablolarımda artık kendimi mutlu çizemediğim ve tek neden "sen" olduğun için vazgeçtim.

Bencil olduğun için vazgeçtim.

Bunlardan sadece bir tanesi senden vazgecmem için yeterli değildi, çünkü sevgim yüceydi.

Ama hepsini düşündüğümde senin benden çoktan vazgeçtiğini anladım.

Bu yüzden ben de senden vazgeçtim.

Öğrendik ki..

Öğrendik ki... Bir tek insanın bize ''iyi ki varsın'' demesi, var olduğumuz için mutlu olmamızı sağlar.

Öğrendik ki... Kibar olmak, haklı olmaktan daha önemlidir...

Öğrendik ki... Hayat şartları bizi ne kadar ciddi görünmeye zorlasa da hepimiz çılgınlıklarımızı paylaşacak birini arıyoruz...

Öğrendik ki... Bazen tek ihtiyacımız olan bir el ve bizi anlayacak bir yürektir...

Öğrendik ki... Parayla ''klas insan'' olunmuyor...

Öğrendik ki... Gün içinde başımıza gelen küçücük şeyler gün sonunda koca bir mutluluğa dönüşüyor....

Öğrendik ki... İnkar edip içimizde sakladığımız şeyler gerçekliğini kaybetmiyor...

Öğrendik ki... Biriyle dalaştığımızda tek başardığımız onun bize daha çok zarar vermesini sağlamaktır...

Öğrendik ki... Her yarayı saran zaman değil sevgidir...

Öğrendik ki... Çabuk olgunlaşmak için zeki insanlardan çevre edinmek gerekir...

Öğrendik ki... Karşılaştığımız herkes bir gülüşümüzü hak eder...

Öğrendik ki... Hiç kimse mükemmel değildir...

Öğrendik ki... Hayat zorludur ama biz daha zorluyuz...

Öğrendik ki... Gülümsemek, daha güzel bir görüntüye kavuşmanın bedava yoludur...

Öğrendik ki... Hepimiz zirvede olmak istesek de asıl keyif oraya tırmanırken yaşadıklarımızdır...

Öğrendik ki... Zamanımız ne kadar azsa yapacak işler o kadar çoktur...

Öğrendik ki... BİRİNİ NE KADAR ÇOK SEVERSEK HAYAT ONU BİZDEN O KADAR ÇABUK ALIYOR...

CAN YUCEL

Susmak bir cüsse işi


Anladımki susmak bir cüsse işi. Derin denizlerin işi. Sığ suları en
hafif rüzgarlar bile coşturabiliyor. Derin denizlerii se ancak derin
sevdalar. Anladım ki, derin ve esrarengiz olan her şey susuyor.
Anladımki susan her şey derin ve heybetli.. Hz. Mevlana

Gerçeği öğrendim bir gün...

Sonsuz bir karanlığın içinden doğdum. Işığı gördüm, korktum, ağladım.. Zamanla ışıkta yaşamayı ... Devamını Göröğrendim. Karanlığı gördüm, korktum. Gün geldi, sonsuz karanlığa uğurladım sevdiklerimi.. Ağladım.. Yaşamayı öğrendim. Doğumun, hayatın bitmeye başladığı an olduğunu; aradaki bölümün, ölümden çalınan zamanlar olduğunu öğrendim. Zamanı öğrendim. Yarıştım onunla.. Zamanla yarışılmayacağını, zamanla barışılacağını, "zamanla" öğrendim.. İnsanı öğrendim. Sonra, insanların içinde, iyiler ve kötüler olduğunu.. Sonra da, her insanın içinde iyilik ve kötülük bulunduğunu öğrendim.. Sevmeyi öğrendim. Sonra güvenmeyi.. Sonra da, güvenin sevgiden daha kalıcı olduğunu.. Sevginin, güvenin sağlam zemini üzerine kurulduğunu öğrendim.. İnsan tenini öğrendim. Sonra, tenin altında bir "ruh" bulunduğunu.. Sonra da ruhun, aslında, tenin üstünde olduğunu öğrendim.. Evreni öğrendim. Sonra, evreni aydınlatmanın yollarını öğrendim.. Sonunda da, evreni aydınlatabilmek için, önce kendi ve sonrasında çevreni aydınlatmak gerektiğini öğrendim.. Ekmeği öğrendim. Sonra, barış için ekmeğin bolca üretilmesi gerektiğini.. Sonra da, ekmeği hakça bölüşmenin, bolca üretmek kadar önemli olduğunu öğrendim.. Okumayı öğrendim. Kendime yazıyı öğrettim sonra.. Ve bir süre sonra, yazı, kendimi öğretti bana.. Gitmeleri öğrendim. Sonra, dayanamayıp geri dönmeleri.. Daha da sonra, kendime rağmen gitmeyi.. Dünyaya tek başına meydan okumayı öğrendim, genç yaşta.. Sonra, kalabalıklarla beraber yürümek gerektiği fikrine vardım! Sonra da, "asil yürüyüş"ün, kalabalıklara rağmen olması gerektiğini kavradım.. Düşünmeyi öğrendim. Sonra, "kalıplar içinde düşünme"yi öğrendim.. Sonra, sağlıklı ve asıl düşünmenin, "kalıpları yıkarak düşünmek" olduğunu öğrendim.. Namusun önemini öğrendim evde. Sonra, "yoksun"dan namus beklemenin, namussuzluk olduğunu; Gerçek namusun, "günah elinin altındayken, günaha el sürmemek" olduğunu öğrendim.. Gerçeği öğrendim bir gün.. Ve gerçeğin "acı" olduğunu.. Sonra, dozunda acı'nın, yemeğe olduğu kadar hayata da lezzet kattığını öğrendim.. Her canlının bir gün mutlaka ölümü tadacağını, ama sadece bazılarının "yaşamı" tadacağını öğrendim.. (Hz. Mevlana)